13 Ocak 2018 Cumartesi

10 Things I Hate About You





























Bu yılın film açılışını "10 Things I Hate About You" ile yaptım. Sıcağı sıcağına da bloğumun ikinci film yazısını gireyim dedim.

Filmi izlemeye iki mektup arkadaşımın önerisiyle karar verdim. İzlemeden önce konusuna bakmadım, türünün "romantik komedi" olarak geçtiğini biliyordum sadece.

Pek çok açıdan klişe olan bu ergen filminin William Shakespeare'ın "Hırçın Kız"ından esinlenerek kurgulandığını duyunca çok şaşırdım.

Filmimizin konusu ise şöyle: Okulun yeni öğrencisi Cameron; okuldaki herkesin beğendiği, sevimli ve popüler Bianca'ya abayı yakar ve onunla çıkmak ister. Bianca'nın ablası Kat ise kardeşinden çok farklı biridir: hırçın, tartışmacı, asi, kendini beğendirme çabasından son derece uzak hatta neredeyse aksi için çabalayan... Kızlarının güvenliği konusuna kafayı takmış olan babaları, Bianca'nın ortamlara akma hevesi yüzünden şöyle bir şart koyarak kızını ortamlardan uzak tutmak ister: Ablası Kat biriyle çıkmadığı sürece Bianca da biriyle çıkamayacaktır. Bunu öğrenen Cameron, Bianca'yla çıkmak için Kat'e birini ayarlamak zorundadır. Hiçbir erkek Kat'le kendi rızasıyla çıkmayacağından aptal bir model olan ve Bianca'yı isteyen Joey'in zenginliğinden faydalanarak para için de olsa bunu yapabilecek tek kişi olan Patrick'i kendilerine yardımcı olmaya ikna etmeye çalışacaklardır. Akışın nasıl devam ettiğini az çok tahmin etmişsinizdir ama biz "ve olaylar gelişir..." diyerek bahsin bu kısmını keselim.




Yayımlandığı dönemde (1999) filmin yıldızı çok parlamış. "Can't Take My Eyes Off Of You" başta olmak üzere filmin güzel şarkıları dilden dile dolaşmış. Ben de birazdan tekrar dinleyeceğim o şarkıyı, onun geçtiği sahne çok güzeldi çünkü.





"Klişe ergen filmi" falan dedim ama Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek lazım, çok çok güzel bazı replikleri vardı ve filmin bu kadar çok sevilmesinde bu repliklerin etkisi büyük.


Filmin oyuncu kadrosu da çok iyi. Kat rolü Julia Styles tarafından canlandırılırken...



kardeşi Bianca'yı ise Larisa Oleynik oynuyor ki bence gerçekten de çok güzel ve sevimli görünüyor. 







Cameron rolündeki Joseph Gordon-Levitt'e ise bayıldım, mimikleri inanılmaz tatlıydı.









Patrick rolündeki Heath Ledger ise ne zaman gülse içimi ısıttı resmen. Oyunculuğu elbette çok başarılıydı ve özellikle az önce bahsettiğim şarkının geçtiği sahneyle kalbimi çaldı. Kendisinin öldüğünü hatırlamak beni üzdü.






Eğer kafanızı dağıtacak, içinizi ısıtacak, güzel replikleriyle ve oyunculuklarıyla beğeninizi kazanacak bir film arıyorsanız; liseli aşk filmlerinden hoşlanıyorsanız yalnızca 1 saat 37 dakika süren bu film sizi tatmin edecektir. Şimdiden iyi seyirler dilerim. :)



Bu arada film sonundaki çekim hataları, fazladan sahneler falan da çok hoştu. :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder